Susurluk kazasından 1 hafta önce Abdullah Çatlı’nın evinin önünde yaşananlar ve Meral Çatlı’nın 1996’da Hürriyet’e verdiği o röportajın sırrı
Toygun ATİLLA
Hürriyet’te geçen 29 yılda, bir çok meslek büyüğüm gibi Sedat Ergin de, üzerimizde hakkı bulunanlardandır. Meslek adına biz de emeği vardır.
Türk basınında gazeteci titizliğinin, detaycılığının emsalsiz örneğidir.
Sedat Ergin, geçtiğimiz hafta kendi yazısı ile ilgili bir araştırma yaparken arşivleri karıştırdığında rastlamış kupüre…
Kendi köşe yazısının bulunduğu sayfada benim de Meral Çatlı ile yaptığım röportaj görünce o sayfayı benimle paylaşmış.
KOCAM AĞAR İLE TANIŞIYORDU
Hürriyet’in o günkü sayfasını görünce yıllar yıllar önceye gittim…
24 Kasım 1996
Yani 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazasından tam 21 gün sonra…
Meral Çatlı ile yaptığım röportajın başlığı “Kocam, Ağar ile tanışıyordu”
Meslekte henüz 4’üncü yılımız. Yaş 26, sene 1996…
SUSURLUK KAZASININ 1 HAFTA ÖNCESİ
Sizi önce Susurluk kazasının 1 hafta öncesine götürmek istiyorum.
1996 Ekim’inin son günleri…
Polis telsizinin kısa kanalından gelen anons (polislerin kendi arasında konuştuğu frekans) Florya’da bir sokaktaki otomobilinin altına el bombası bulunduğunu söylüyor.
O yıllarda Hürriyet’in Bakırköy bölgesine bakan muhabiri olduğum için polis telsizindeki kısa kanaldaki konuşmayı duyar duymaz olay yerine doğru hızla hareket ediyoruz.
KIRMIZI OTOMOBİLİNİN ALTINDAKİ EL BOMBASI
Bütün bölge polis ekipleri ile ablukaya alınmış. Sokak adeta kuşatılmış. Güvenlik önlemleri ve polis sayısı her zamankinden çok fazla.
Hayli uzak bir mesafeden olayı görüntülemeye çalışıyorum. Uzun zamandır tanıdığım polisler bile bana karşı agresif, mesafeli…
Olay yerine beni yaklaştırmamak için talimat aldıkları belli.
Garip ve anormal bir durum olduğunu seziyorum ancak anlamlandıramıyorum.
Uzaktan izlemekle ve fotoğraf çekmekle yetiniyorum.
Kırmızı renkte küçük bir otomobilin altında çalışıyorlar polisler.
Sonra o otomobil hızla olay yerinden uzaklaştırılıyor.
Neden sonra o otomobilin altında el bombası olduğunu öğreniyorum.
Polisler ser veriyor, sır vermiyor.
Otomobilin kime ait olduğu konusunda tek bir bilgi verilmiyor.
FLORYA’DAKİ AYNI ADRES
Susurluk kazasının hemen ertesi.
4 Kasım 1996…
Hürriyet gazetesi İstihbarat şefi Celal Korkut, Abdullah Çatlı’nın ev adresini verdiğinde şaşırıyorum.
Çünkü, adres 1 hafta önce el bombası olayının cereyan ettiği Florya’daki o sokak.
O kırmızı küçük otomobil yine aynı sokakta.
Kazadan 1 hafta önce altında el bombası olan otomobilin Abdullah Çatlı’nın kızı Gökçen Çatlı’ya ait olduğunu öğreniyorum.
Hemen o gün bu bilgiyi haberleştiyoruz.
POLİS ABDULLAH ÇATLI’DAN HABERDAR MIYDI?
Yıllarca hep merak etmişimdir.
Polisin o gün bana karşı olan ketumiyeti, olay yerine yaklaştırmaması, en ufak bir bilgi vermeme çabası Abdullah Çatlı’nın varlığından haberdar olmalarından mı kaynaklıydı?
Altına el bombası konulmuş o otomobilinin sahibinin babasının gerçek kimliğinden haberdarlar mıydı?
Susurluk kazasının 1 hafta öncesine tesadüf eden o olayın anlamı neydi?
Tüm bunları arka arkaya koyduğunuzda acaba Susurluk kaza değil de bir komplonun parçası mıydı?
Uzun süre merak ettiğim sorulardı, dün o gazete kupürünü gördüğümde tekrar hafızamda canlandı.
O GAZETE SAYFASININ ANIMSATTIKLARI
O gazete kupürüne baktığımda Sedat Ergin’in yazısı da Susurluk kazasına ilişkindi, hayli eleştirel ve sertti.
Sayfanın sol üst köşesinde faul adlı bölümde şu ifadeler vardı: “Özel Tim içindeki tetikçileri yakalamak için Özel Tim kurulsun”
O gazete sayfası bile tek başına aradan geçen 28 yıl içinde Türkiye’de basın dahil değişenler ve değişmeyenlerin belgesiydi.
Gazeteci büyüğümüz, ustamız Sedat Ergin’e hatırlattıkları için çok teşekkürler…
patronlardunyasi.com